Zindanda Unutulmuş Müslümanlar

Yazıyı Paylaş

Muhakkak ki Allah Adaleti emreder.

Biz en başından beri “herkes için adalet” dedik.

Hukuk adalet getirmeli ve adalet hepimiz için gerekli.

Ortalık Ergenekon ve Balyoz Davaları ile çalkalanıyordu. Birileri tozu dumana katmıştı. O toz duman arasında gerçekleri görmeye çalışıyorduk. 2012 yılının ocak ayında bir grup Müslüman genç “Tutukluk Yapan Hukuk” adıyla bir bildiri yayınlayarak itiraz etmiştik:

“Ergenekon, Balyoz, KCK, El-Kaide, Hizbullah, Hizb-ut Tahrir vb. adlar altında bol keseden gerçekleştirilen tutuklamalar hukukun yanında bir yığın hukuksuzlukla sonuçlanmakta, kimin neyle suçlandığı tam olarak bilinmeksizin hukuk, kabataslak hatta hoyratça uygulanmakta, uzun uzun tutukluluk süreleri bizzat sindirme ve cezalandırma aracı olarak kullanılmaktadır.”

Ergenekon, KCK ve son olarak da Balyoz Davasında “adil yargılanma hakkı” ihlal edildiği gerekçesiyle tutuklu bulunanlar serbest kaldı.

Burada, yargılama adı altında ifratlardan ifrat, tefritlerden tefrit beğenilmesi garabeti, ayrı bir konu.

Asıl soru şu: Siz adil yargılanma hakkı derken samimi misiniz? Zira kamerayı biraz öteye çevirdiğimizde hiç de öyle görünmüyor.

Gelin, hükümet dâhil tüm çevrelerle bu ortak sözde, “adil yargılanma hakkı” üzerinde anlaşalım.

Sadece Türkler, Darbeciler, Askerler, Paşalar için değil Kürtler için de, İslami davalardan dolayı cezaevlerinde bulunan Müslümanlar için de “Adil Yargılanma Hakkı” diyelim, adalet talep edelim.

90’lı yılların başında başlayan, 2005’lere kadar bilfiil devam eden ve etkisi azalsa da halen süren 28 Şubat darbe sürecinde verilen kararlar ne olacak peki?

Hukukla değil darbeci kafaların talimatlarıyla bağlı olarak olağanüstü hal mahkemeleri görevi icra ederek verilen siyasi yargı kararları ile kendilerine, ailelerine, çevrelerine açıkça zulmedilen Müslümanların hali ne olacak?

Adil yargılanmanın a’sından nasibini almayan Müslümanların bazıları sürgünde, bazılarıysa 20 yıldır cezaevlerinde.

Üstelik bu insanlar cezaevlerinde “paşalar gibi” de ağırlanmadılar. Büyük çoğunluğu sayısız ve ağır işkence seanslarından geçirildiler. Bazıları sakat kaldı, bazıları işkencelere bağlı olarak bu dünyadan ayrıldı.

Kurunun yanında yaş da yanmasın. Hazır adil yargılanma demişken, hele şundan Müslümanlar da faydalansın! Olmaz mı?

Ne Anayasa Mahkemesi ne de hükümet, bu konuda bir açıklamada bulunmadı.

1690’lardan bahsetmiyoruz, halen içimizde yaşayan 1990’lardan bahsediyoruz!

Bence ‘Adil Yargılanma’dan önce, dürüst olmaktan, samimi olmaktan bahsedelim.

Altan Tan’ın konu ile ilgili TBMM’de bir soru önergesine verilen cevaba göre:

“Hizbullah, İbda-C, El Kaide ve Umut Davası dosyalarından 376 hükümlü mahpus bulunuyor. Bunların 231’i müebbet hapis cezası almış.”

İslami Hareket, Hizb-ut Tahrir, Ceyşullah, Sivas vb. davalardan içeri girenler, tutuklu veya hükümlüler, bu sayıya dâhil değil.

İşkenceler, hakaretler, küfürler, aşağılanmalar vb. akıl almaz insanlık dışı muameleler söz konusu sayıya dâhil değil!

İtilen kakılan, çelme takılan, altları oyulan, morglara kaldırılan binlerce hayat bu sayıya dâhil değil! (Sayıların dışında neler kaldığı, ancak dikkatli bakılırsa görülüyor.)

İnsanlıktan, eşitlikten, adaletten, hakkaniyetten, dürüstlükten bahsediyoruz ya ilkin. Daha sonra “Adil Yargılanma Hakkı”ndan…

O yüzden, bekliyorum, şöyle bir açıklama gelebilir her an Anayasa Mahkemesi’nden:

“Özür dileriz, Müslümanları –içerde- unuttuk.”

Doğru ya, bu ülkede Müslümanlar da var.

Anayasa Mahkemesi’nden böyle bir açıklama gelmezse, hükümetten gelir. Ne de olsa “bizimkiler iktidarda”, öyle değil mi!?

Hiç değilse, iktidarla halk arasındaki köprü olan “sivil” hükümet kuruluşları, “sivil” devlet kuruluşları, sivil görünümlü toplum kuruluşları veya birkaç “entegre firma” bir araya gelir, hep birlikte bir bildiriye imza atarlar. Göstersin kendini “Milli İrade”.  Daha önce olduğu gibi!

Bu da mı olmadı?

Bu davalardan ceza almış ve cezaevinde bulunan Müslümanların aileleri, yakınları, çevreleri, sokağa çıkar, sesini yükseltir, adalet taleplerini güzellikle birlikte mübarek bir baskıya çevirirler herhalde!

Yüzde 98’i Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz neticede!

Yok artık, bu da mı olmadı!

O vakit, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var!

Neyse ki Allah var (Ahiret var: Hesap Günü var.)

Allah bize yeter. O ne güzel vekildir. 

Yazıyı Paylaş

m.ali.b@hotmail.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir