Post Modern Bir İcat: “İnsan Olmak”

Yazıyı Paylaş
1: Neo-liberalizmin, neo-kolonyalizmin, neo-küreselliğin markalı ve tescilli ürünü olduğu besbelli bir söylem moda oldu şimdilerde; önce insan olmak.

Soyut olduğu, hayali ama evrensellik vasıflarıyla donatılıp piyasaya sürüldüğü için oldukça cazip. Her yere çekilebilir, her kalıba sokulabilir bir varlık, bir tanım bu; kimliği yok, cinsiyeti yok, aidiyeti yok, milliyeti yok, ideolojisi yok, dini yok.

Kim bu varlık? Affedersiniz bir “eşşek sıpası” mı, bir “maymun nesli” mi? Yaratılmış mı kendini mi yaratmış? Siyah mı beyaz mı? Erkek mi dişi mi? İns mi cin mi? Ölümlü mü ölümsüz mü? Tanrı mı kul mu? Bu dünyalı mı uzaylı mı?

Atası var mı? Kimin nesi? Nerede yaşar, ne yer içer? Ürer mi, klanı toplumu var mı? Neye inanır, nasıl giyinir, diğer varlıklarla nasıl münasebet kurar? Sosyolojisi, psikolojisi, iktisadı, siyaseti var mı? Bir coğrafyaya, bir ülkeye, bir kente, bir kültüre mensup mu?

Dili var mı? Laik mi fundamalist mi? Kapitalist mi sosyalist mi? Faşist mi muhafazakar mı? Demokrat mı diktatör mü? Yönetici mi yönetilen mi? Filozof mu teolog mu? Kimyacı mı astrolog mu?

Alman mı, İngiliz mi? Amerikalı Kenyalı mı? Japon mu Çinli mi? Arap mı Fars mı? Türk mü Kürt mü? Avustralyada, Yeni Zelandada, Afrikada, Latin ülkeleri ormanlarında yaşadığı söylenen “ilkel-vahşi yaratıklardan” mı? Tarihin neresinden çıktı geldi bu?

Hıristiyan mı, Yahudi mi, Budist mi, Müslüman mı? Ateist mi deist mi? Kafir mi mümin mi? Haramı helali var mı? Cinsel ihtiyaçlarını nasıl karşılar?..

2: Ne demekse, neye benziyorsa, neyi andırıyorsa bu varlık; insan, sadece insan.. Bir şeyleri çağrıştırıyor fakat soyut olduğu için biçimsiz, anlamsız. Biz bundan bir şey anlamadık, bir şey çıkartamadık, ya siz?

Yukardaki soruların cevabı yok. Öylesine bir varlık işte! Hayali. Gerçek ötesi. Ama tüm güzellikler onda vasfediliyor.. Doğrusu salla gitsin türünden; ya tutarsa! Bu icadı popüleştirenler ne umuyor, ne bekliyor? İcatçıların vardır bi bildiği de, beklentisi de, diğerlerine ne oluyor? Bir şey tesadüfen, durduk yerde, kendiliğinden olmayacağına göre.

Diğerlerini bilmem ama Müslümanlık bakımından bir şey diyebiliriz. Demeliyiz.. Bize kalırsa Müslümanlığından utanan, kendisini Müslüman olarak tanıtamayan, Müslümanlığının icbar ettiği söylem ve tutumları beceremediği için kıyı kenar dolaşan, işaretlenmek istemeyen, velhasıl toplum içinde münasebetlerini Müslümanca kuramayanların kendi şahsi sorununu halının altına sürmesidir.

Dolayısıyla bu zamanda, bu çağda, bu şartlarda, şimdi burada, dininden utananların işi gibi. Hani vardır ya kifayetsiz muhteris türü; kompleksli, aciz, psikiyatrik vaka. Ama hırslı. Bu dünyada bir şey olmak istiyor, hızlıca.

Patolojik vaka desem yanlış teşhis olurdu. Patoloji; anatomik yapıyla, hücre ve organ hastalığıyla, vücutla ilgili bilimdir, tedavi alanı burasıdır. Düşünsel ve zihinsel kaynaklı, içsel ve deruni olduğu için psikiyatrik vaka demek daha doğru teşhis olmalı.

3: Postmodern çağda, postmodern toplumda ve kültürde vücudunun sahibi olduğunu, vücudunun şahsi mülkü olduğunu kabul edip mülkü üzerinde her türlü tasarruf yetkisi bulunduğuna ve bu yetkiyi gönlünce kullanmak gerektiğine inanan “insan” türleri var. Bu türler çok yaygın.

Akılları özgürleşmiş, kendileri bireyselleşmiş olduklarından tüm otoritelerden bağımsızlaşmayı hedeflemişler. Bunlarda haram helal gibi ilkel çağlara ve geleneksel sosyal şartlara ve toplumsal biçimlere mahsus değerler, bunlarda yoktur. Onlar geride kaldılar. Şimdi başka bir çağdalar..

Bu türlüsü doğuştan ve yaratılıştan sahip olduğu, didinip çalışıp kazandığı yahut doğanın kendisine verdiği ‘hakları’ var, devredilemez haklar bunlar. Hesap vermeden tasarrufu kendilerine mahsus olması gereken. Başkaları müdahale etmemeli; ne adına olursa olsun. Özgürce hareket edebilmeli.

Gel gör ki kilise, din, kral, devlet, ruhban, toplum, kamu, aile, ahlak, gelenek gibi otoriteler bu bireye baskı yapıyor, haklarını kullanıp özgürlüğüne erişmesine mani oluyor. Bu da ona rahatsızlık veriyor. Çünkü inandığı gibi yaşayamıyor. Bu sebeple soyut “insanlığa” terfi edip mesafe almak istiyor. Soyut “adalet” talepleri de bu işin ipekten örtüsü oluyor.

Bu hal bunları psikolojik, ruhsal, manevi bakımdan huzursuzluğa sokuyor. Adalet arıyorlar ama engelleniyorlar. Özgürlük istiyorlar ama ulaşamıyorlar. Bu eşiğin de aşılması gerek. Napsınlar?.. Bu sebeple patolojik değil psikiyatrik desteğe muhtaçlar.. Metafizikten çıka çıka bu çıktı bahtlarına, ne diyelim!

Bunca şeyi nerden “uydurdun” be adam diyeceklere, yaşadığın sosyal hayatı ve ahvali dünyayı bi tanı, vaziyete ve gidişata bir bak derim. Elinde referansın, test edeceğin dayanağın yok mu senin? Batıyı olsun takip etmeni tavsiye ederim. Ne de olsa modern çağda hissemize düşen payları onlar bizden önceden tattılar ya, ondan..

Yazıyı Paylaş

huseyinalan35@hotmail.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir