Modern Çağda Müslümanın @ Hali

Yazıyı Paylaş

Kişisel veya toplumsal olarak insanların başkalarını nasıl anlayıp kabul ettikleri veya etmedikleri konusu mensubiyetlerinin temel özelliklerini de ortaya çıkarır. “Öteki”ni, bizden olmayanı nasıl gördüğümüz, kendimizi nasıl algıladığımızla sıkı sıkıya ilişkilidir.

Bizden olmayan öncelikle refleks bir kabulle yabancıdır. Bu “yabancı”nın en birinci hususiyeti kendisiyle iletişim kurulamayan yani farklı bir dille konuşan olmuş. Eski Yunancada anlaşılmaz bir lisan ile konuşan kimse bugün dilimizde de kullandığımız “barbar” kelimesi ile tanımlanırmış. Kelimenin aslı Sanskritçeye kadar uzanıyor. Muhtemelen ne dediği anlaşılmayanlar -bar -bar bar sesleri çıkaran diye ifadelendirip kelimenin ilk anlamının oluşumuna sebep oldular. Araplarda kendilerinden olmayan yabancıları nitelemek için “acem” kelimesini kullanmışlar. Bizde de Osmanlıca döneminde çoklukla İranlıların adı halinde kullanılmış.

Kelimelerin serüvenleri kullanıcıların aklediş serüvenleriyle paralel seyreder çoğunlukla; günümüze kadar ulaşan ve hatta dilimize de girip az da olsa kabul görmüş barbar kelimesi batı dillerinde kendilerinden olmayanı ifade eden ve vahşi, kaba, acımasız, putperest ve benzeri gibi olumsuz, ürküp korunmak gereken tehlikeli vb. gibi bir anlam alanına sahip olmuştur. Bizde “acem”in, yabancının anlam alanında bu negatif hususiyetler yoktur. Demek İslam memleketinde yabancı, bir anlamda bizden olmayan algısı evvel emirde korkulup sakınılması gerekeni ifade etmemektedir. Neyse konumuz modern dünyanın öteki algısının kökenleri biz tekrar ona dönelim.

Antik yunanda diğer yunan şehirlerinde olduğu gibi Atina halkı da yurttaşlar, yerleşik yabancılar ve köleler olmak üzere üç gruba ayrılıyordu. Yurttaşlar, izin verilen yabancılar ve köleler yunan şehir devletinin halklarıydı; bunun dışında kalanlar genel olarak barbarlar yani yunan olmayan herkesi ifade ediyordu. Bu durumda öteki tabi ki aynı inanış sistemi ile hayata, varlığa bakmıyor oluşu da ifade ediyordu ama temel ayırt edici özellik olarak ne bu durum takdim ediliyor ne de böyle kabul ediliyordu.

Panteist cahili Avrupa’da yabancı genel olarak aynı dili konuşmayan, aynı yönetim itaat ilişki sisteminde bulunmayan anlamına gelirken Hristiyanlığın süreç içinde imparatorluğun ve toplumun temel özelliği olmaya başlamasıyla “öteki” aynı inanış sistemine mensup olmayan manasına da evrilmiştir. Yönetimin Hristiyanlığı konsüllerle resmileştirip deforme ederek devletleştirmesiyle Hristiyan Roma imparatorluğunda “öteki” devletin meşru kabul ettiği inancı kabul etmeyen “kâfir” olarak tanımlandı. Hristiyanlık dininin merkezi, kurumsal yorumları (ortodoksi) karsısında ortaya konulan alternatif yorum ve buna dair uygulamaları ifade etmek üzere ‘heterodoksi’ tabiri kullanılmaktadır. Zamanın siyasi otorite ve resmi dini çevrelerince onlar için kullanılan heresy/sapkınlık/zındıklık gibi kavramlarla ilişkilendirmiştir. Bizans dönemi dini inanış grupları için kullanılan heretik/sapkın tabiri literatürde halen kullanılmaya devam etmektedir.
Böyle bir geçmişten gelen Avrupa’da Hristiyanlığın hegemonyası siyasal anlamda kırılınca dinin ve aristokrasinin kurallarının yok sayıldığı sivil denen ortamda oluşan değerler modern Avrupa’yı temsil ediyordu. Hayata, varlığa, iktisadi değerlere insanı merkeze alarak yeni anlamlar veren ve bu geldiği noktayı uygarlık, medeniyet diye tanımlayan modern toplum kendisi gibi olmayanı kendine benzetmek gibi bir misyonu da kendine vazife olarak üstleniyordu.

Yeryüzünde kendi dışında kalan her bir topluluğu medeni olmayan olarak tanımlayıp onlara “medeniyet” kendi dillerindeki ifadesiyle civilizasyon götürmeye onlar istemese de kendini sorumlu sayıyordu. Hristiyanlıktan kalmış gibi görünen bu yeni tür misyonerlik karşılaştığı direnişlere alabildiğine acımasız karşılıklar vererek tüm dünyayı kana bulayarak acımasızlığını devam ettirmekte.

Ona göre tüm insanlık çağdaş uygarlık düzeyi diye tanımlanan hayat tarzını, dünya görüşünü, iktisadi ve siyasi değerleri kabul edip içselleştirecek; buna karşı direnişler söz konusu olursa onlar tek tipleşen dünyanın sorun odakları olarak kabul edilip bir şekilde bertaraf edilecekler. Nitekim yakın tarihimizde bizzat gözlediğimiz ve halen devam eden dünyanın dört bir tarafına özellikle de müslüman memleketlere yönelik yapılan askeri, siyasi, iktisadi operasyonlar bir anlamda medeniyet götürme vazifesini ifa mahiyetinde takdim edilmektedir.

Günümüzde en makbul slogan demokrasi götürme sloganı ki bir şekilde batılı sivil toplumun insanı merkez alarak oluşturduğu değerleri tüm dünyaya “ötek”ilere kabul ettirme zulmü sürüp gitmektedir. Batılı sivil toplum artık küresel sivil toplum durumunda kabul edilebilir. Bu dönüştürme kendine benzetme ve iktisadi siyasi ve ahlaki değerler alanında modern sivil toplumun ürettiği değerleri içselleştirmeyip kendisi olmak isteyen veya farklı değer sistemi mensubiyetini devam ettirmek isteyen bu küresel etkiye direnenler yani yeni ötekiler. İktisadi siyasi cahili çemberi olumsuz anlamda etkileme riski olan bu yapılar öteki olarak tanımlanıp düşman ilan edilmekte ve hatta büyük zulümlerle yok edilmeye çalışılmaktalar.

Garip olan şu ki Müslümanlık da artık modern sivil toplumun ürettiği değerleri içselleştirmiş ve demokrasi, özgürlük, insan hakları gibi yeni içselleştirdiği paradigmanın kavramlarıyla düşünmeye sözde kendini ifade etmeye çalışmaktadır. Müslümanlık artık ötekini ifadede cahili modern toplumun ve otoritelerinin söyleme tarzıyla düşünüp konuşmaktadır.

Cahili çağdaş otoriteler ve yönlendirdikleri toplumları iktisadi siyasi ve ahlaki olarak kendileri gibi olmayanları sistemlerine tabi olmayanları terörist olarak yaftalamakta ve onlara karşı her türlü yok etme haklarının olduğu anlayışını yaygınlaştırmaktadırlar. Müslümanlığın dilinde terörist kavramsallaştırması yoktur. Bu ve benzer kavramlar cahili kabullerin kültürleme ve kendine benzetme propagandalarının sonucudur. Günümüzde öteki, kâfir, terörist olarak yaftalamanın egemenlerin kendilerini korumaya ve risk gördükleri unsurları itibarsızlaştırmaya yönelik ifade biçimleri olduğunu unutmamak gerekir.

huseyinpehlivan@hotmail.com

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir